Gülsüm Elkhatroushi & Salambooking Umre Turu

Bu yazımızda, Gülsüm Elkhatroushi & salambooking Umre Turumuza katılan bir misafirimizin paylaştığı anıları O’nun izniyle aktarmak istiyoruz.

Gülsüm Hanım ile Umre’ye gitmeye karar verdiğimde herkes ne fark var ki? diyordu. Umreye gidince, özenle hazırlanmış, işini titizlikle yapan insanlar ve aynı bakış açısında arkadaşlarla umre yapmanın büyük farkını yaşadım ve sizlerle de paylaşmak istedim.

Gülsüm hanımın bir an bile bize yalnız bırakmadan her detayla ilgilenmesi. Hocalarımızın her sorumuza samimiyetle cevap verip maneviyat dolu sohbet ve yönlendirmeleri. Programın en ince detaylar ve zamanlama ile yormadan, kaosa neden olmadan akması. Salambooking’in tura katıldığım andan itibaren, tur sırasında, turdan sonra beni sürekli yönlendirmesi. Sayamayacağım bir çok farklılık nedeni ile verdiğim her kuruşa değen bir umre yaşadım. Sebep olanlardan, bizimle olanlardan Allah razı olsun, çok şükür…

Umre yapmaya karar verirken bir çok seçenek arasında hem maneviyatı yüksek hem de fiziksel ve duygusal olarak rahat edebileceğim bir program hayalim vardı. Gulsum Elkhatroushi’nin samimi, mütevazi duruşuyla tavsiye ettiği salambooking ile yola çıkmaya karar verdim. Yalnız gideceğim için salambooking den bana uygun bir oda arkadaşı rica ettim, iyi ki de öyle yapmışım bir ahiret kardeşim oldu.

Kayıt yaptırdığım andan itibaren her hatırladığımda heyecanlanıp umre için gün sayar olmuştum. Nihayet o gün geldi çattı. Havaalanında mavi şalları ile grubumuzu ilk gördüğüm andan itibaren yol arkadaşlığımız başladı. Pasaport kontrolünden geçip biniş kapımızda toplandık hep birlikte  duamızı ettik ve uçağa bindik ve yaklaşık 3,5 saatlik yolculuğumuz sonrası Ensar şehri Medine’ye ulaştık.

Şehirdeki huzuru daha otobüsten iner inmez hissetmeye başladım. Yatsı namazı için Mescid-i Nebevi’ye doğru ilerlerken Resulullah (SAV) ve sahabelerin buralarda dolaştığını hissetmek bambaşka bir duyguydu.

Mescit otelimize 3 dakikalık mesafedeydi ama kadınlar bölümüne gitmek için avluda bir 5 dakika daha yürümek gerekiyordu. Yatsı namazını kılarak avluda toplandık hocamız asla unutamayacağım özel bir sohbet yaptı. Medine’yi ve orada geçen olayları bize anlattı. O sırada etrafımızı tanımadığımız insanlar da sardı ve büyük bir grup zevkle sohbeti dinledik. Otelimizde Türk yemekleri restoranı ayrıydı ve akşam yemeğimizi yedik. Tüm sabah kahvaltısı ve akşam yemeklerini otelimizde yedik ve çok iyiydi. Ayrıca lobide sürekli alabileceğimiz Arap kahvesi ve hurma da benim için ayrı bir mutluluktu. Medine’deki otel hayatımda uyduğum en rahat yataktı. Bunu diğer arkadaşlar da aynı fikirde olduğu için yazmak istedim.

Ravza ziyareti geçmişte olduğundan çok farklı bir uygulamaya geçmiş. Salambooking in bizim için aldığı ziyaret randevusu sabah namazı sonrasıydı. Türklere ayrılan bölümde sıraya girdik. Rasulullah (SAV) ziyareti Ravza yoğunluğundan oldukça zordu ama O’na kavuşmanın heyecanı her şeyin önüne geçiyordu. Ben geride durarak namazımı kılıp dualarımı daha rahat ettim. Öne doğru çok yoğunluk olduğu için namaz ve oturup dua etmek oldukça zor oluyor. Sadece 10 dakika izin veriliyor ve çok hızlı geçiyor. Ben zaten Rasulullah’ın evindeyim diyerek arkada oturmayı tercih ettim.  Peygamberimizin kabri orada ama tam yanına yaklaştırılmıyor ve 3 mt mesafede bariyerler var. O nedenle önde olmak görüntüyü çok değiştirmiyor. Ama o kısacık zamanda arkada huzurla ettiğim duayı taa içimde hissettim ve dua isteyen istemeyen o kadar çok tanıdığım aklıma geldi ki… Arkada durduğum için zaman dolunca rüyadan uyanır gibi bambaşka duygularla yavaşça Ravza’dan dışarı çıktım. Allah’ım ben Rasulullah’ın evinde miydim diye inanılmaz duygular yaşadım, Hz Hatice, Hz Aişe aklımda otele döndüm. Kahvaltımızı ettik odalarımıza çekildik.

Umre boyunca gece geç yatıp çok az uykuyla kalktığımız için genelde kahvaltı öğle namazı arası uyumaya çalıştım.

Öğle namazını Mescid-i Nebevi’de kıldıktan sonra Medine’deki diğer mekanları görmek üzere yola çıktık. Uhud şehitliğine gittiğimizde, hocamızın da anlatımıyla, o savaş anları adeta gözümde canlandı. Üzerine çıktığımız okçular tepesinden etraftaki Uhud dağlarını izlerken şehitliğin kızıl toprağı da karşıda görünüyordu. Medine’nin huzurlu atmosferinin yanında Uhud’da çok daha farklı bir hava vardı. Hz. Hamza, Mus’ab b. Umeyr ve daha nice sahabinin şehit olduğu toprakların üzerindeydik. Hz. Peygamber yaralandığında yüzünden akan kan bile belki bu toprağa karışmıştı. Adeta İslam uğruna nelerin feda edildiğini gözler önüne seriyordu Uhud. Şehitlikte dua ettikten sonra Hendek Savaşı’nın yapıldığı bölgeye doğru yol aldık. Kuba Mescidi’ne ve kıblenin Mescid-i Aksa’dan Mescid-i Haram’a çevrildiği Mescid-i Kıbleteyn’e gittik. Oralarda kıldığımız tahiyyetü’l-mescid namazlarının her birinde ayrı bir tat vardı. Gezinin sonunda Hurma Bahçesinde huzur dolu bir kafede hurmalarımızı yedik kahve ve çaylarımızı içitik güzel sohbetler ettik.

Bu geziden sonra Medine’de kalan vaktimizi mümkün olduğunca Mescid-i Nebevi’de geçirdik. Otelimiz Mescide ve alışverişe yakın olduğu için yatsı namazından sonra Gülsüm Hanım ile hurma ve hediye alışverişlerimizi yaptık. Gülsüm Hanımın yönlendirmeleri alışverişlerimizi çok kolaylaştırdı. Özelllikle abaya ve şal alışverişi için otelimizin hemen karşısındaki alışveriş merkezinde yer alan Sharqiaa mağazasını tavsiye edebilirim.

Üçüncü gün, Medine’de son sabah namazımızı kıldık. Ravza’da Hz. Peygamber’e  (SAV) veda ettik Bavullarımızı kapıya bırakıp kahvaltımızı ettik. Tekrar gelebilmek duasıyla yola çıktık. Programın en güzel tarafı yola çıkış ve gezi saatleri çok güzel ayarlanmıştı ve bizi yormadan aktı gitti.

Mekke Medine yolculuğumuz unutulmaz coşkuyla doluydu. Mikat Mahalli Zulhuleyfe Mescit’inde durduk, bahçesi ortam çok güzeldi. Namazlarımızı kılıp Hocamızla birlikte Umreye niyet edip, ihrama girdik. Yolda öğlen yemeği olarak salambooking in ikram ettiği Al Baik ve özel sosu yediğim en lezzetli tavuk menüsüydü.

Lebbeyk diyerek 5,5 saatlik yolculukla öğleden sonra Mekke’deki otelimize geldik. Önümüzdeki yıl sözleştiğimiz Umre için Haramain trenini denemeye karar verdik.  Hocamız dinlenin akşam namazını odanızda kılın sonra Kabe’ye gidip Umre yapacağız yorgun olmayın dedi. Biz heyecanla Kabe’ye gitmek istedik ama sonra iyi ki Hocamızın tavsiyesini dinlemişiz dedik. Bir süre dinlenip akşam yemeğimizi yedik. Mekke’deki otelimizde odalar çok rahat ve açık büfe muhteşemdi. Her damak tadına uygun lezzetler vardı. Otelimiz Clock Tower (Saat Kulesi)ndeydi. Kuledeki diğer otellerden daha iyi olmasının nedeni asansör düzeniydi. Namaz saatleri gidiş dönüşte hiç asansör beklemedik. Beş yıldızlı Mekke otellerinin en önemli sorunu namaz vakitleri asansör beklemektir.

Kâbe’yi ilk gördüğünde ne hissettiği sorulur ya insanlara, onu kelimelerle ifade etmek o kadar zor ki derler, işte yine o anlara yaklaşmıştık. Acaba tekrar aynı duyguyu hisseder miyim diyordum ve gözlerimi kaldırdığımda yine aynı duygu yağmurunu hissettim.  Hocamız hepimizi çok güzel yönlendirdi. Son ana kadar Lebbeyk diyerek yere/ önümüze bakarak ilerledik. Hocamız buyurun başınızı kaldırın dediği an, işte o an yine hayallerin ötesinde bir buluşmaydı. Kabe’den üzerime yağan o nurlar altında dualar ettim, ağladım, hatırladım, unuttum… Allah tüm dileyenlere nasip etsin.

Hacerü’l-Esved’in bulunduğu köşeye geçip uzaktan selamımızı vererek ilk şavta başladık. Makam-ı İbrahim ve Hacerü’l-Esved’in olduğu bölgeler dışında beklediğimden çok daha tenha bir ortamla karşılaştım. Öyle ki çok da zorlanmadan Kabe’nin örtüsüne el sürme fırsatı elde ettik. Tavafı tamamladıktan sonra namaz kıldık, zemzem içtik. Namaz kılarken kıblemiz olan noktanın tam karşımızda olmasına alışmak biraz zaman aldı.

Tavaf namazının ardından sa’y yapmak üzere Safa Tepesi’ne geçtik. Herkesin bir parça kefenle kalkmış gibi  ihramlı ve eşit olduğu Safa Merve arası bana mahşerde sırattan geçmeyi hatırlatıyor. Safa ve Merve arasında gidip gelirken bir yandan dua edip bir yandan da insanları izliyordum. Etrafta farklı ülkelerden gelen kafileler grupça sesli bir şekilde dua ettikleri için bazen kendi ettiğim duayı karıştırıyor ve ben de sessizce onların dualarına ortak oluyordum. Sa’y alanında koşturan çocuklar ise ortamı renklendiriyordu. Hele ki 4-5 yaşlarındaki erkek çocuklarının ihramlarıyla oradan oraya koşması görülmeye değer bir manzaraydı. Duamızı ettik saçımızdan bir tutam kestik, Umremizi tamamladık ve otelimize döndük.

Seyahat boyunca geceleri Gülsüm Hanım ile birlikte yaptığımız hızlı hediye alışverişlerimizi kahve eşliğinde  yaptığımız uzun gece muhabbetlerimizi unutamam.

Ertesi gün sabah namazımızı Kabe’de kılıp açık büfe kahvaltımızı ettik. Mekke’deki ziyaret mekanlarını görmek için grupça otelden çıktık. Sevr Dağı, Nur Dağı ve Arafat ziyaretinin ardından bu kısa gezimizi sonlandırdık. Mekke gezimizde Arafat’ta indik ama yukarı kadar çıkmadık. Ziyeret yerlerinde inerek uzaktan selamladık. Sonra isteyenler Nur Dağı’na çıktılar.

İkindi namazından sonra Gülsüm Hanım’ın daveti ile grubumuzla Müzdelife’de mangal ziyafetine katıldık. Yer sofrasında samimi, lezzetli özel bir yemek yedik. Hocamız harika bir sohbet yaptı. O piknikteki samimiyet ve manevi tatmin de unutamayacağım anılarım arasındadır.

Beşinci gün sabah namazı ve kahvaltının ardından ikinci umremizi yapmak için otobüsle yarım saatlik bir mesafede bulunan Ji’rranah Mescidi’ne doğru yola çıktık. İhram namazını kıldık ve hocamızla ikinci umremizi yapmaya niyet ettik. Grupça “lebbeyk Allahümme lebbeyk” diyerek Kabe’ye doğru yürümenin coşkusu insana ayrı bir heyecan katıyordu.

Dilimizde lebbeyk nidaları gönlümüzde bize buraları görmeyi nasip ettiği için Rabb’imize minnet duygusuyla Kabe’ye vardık. İkinci umremizde artık daha tecrübeliydik. İsteyenler kendi başına umre yaptılar. Öğlen namazımı kılıp dinlenmeye çekildim. O günü Kabe’de tavaf ve ibadetle geçirdik.

Mescid-i Haram’ın zemin katına yani Kabe’nin olduğu kata girmek ve Kabe’nin karşısında oturabilmek, namaz kılabilmek için 1,5 saat önce giriş yapmak gerekiyor. Sonra kapılar kapanıyor. Sadece belli kapılardan ancak üst kata girebiliyorsunuz. Üst katlarda da balkon kenarları boyunca kalın bariyerler olduğu için Kabe’yi göremiyorsunuz maalesef. Ben mümkün olduğunca ikindi namazı girip yatsıdan sonra çıktım. Gece 5’te tekrar girerek sabah namazımı kıldım. Öğle namazlarını otelde odamızda canlı yayın olduğu için odamda veya lobideki namaz alanında kıldım.

Altıncı gün artık son tam günümüzdü ve tüm günü tavaf ve ibadetle geçirdik. Akşam yemeğinden sonra tüm arkadaşlar otelin alt kat salonunda toplanıp ilahiler okuduk, anılarımızı paylaştık ve kına yaktık. İnanılmaz güzel bir geceydi.

Son gün sabah bavullarımızı kapıya bıraktık. Sabah ve öğlen namazlarını kıldık. Veda tavafımızı yaptık. Kabe’den ayrılmanın verdiği hüzün, su gibi akan bir hafta ve yaşadığımız dolu dolu anılar ve arkadaşlıkların mutluluğu ile, karışık duygular içindeydim.

Türkiye’ye döndüğümde içimde oluşan özlemle karışık boşluk duygusu bir süre devam etti. Şimdi ise rüyalarımda sıkça yer alan güzel anılar kaldı geriye. Gelecek yıl aynı ekip aynı dönemde tekrar buluşup salambooking x Gülsüm ile Umre’ye gitmeye niyet ederek ayrıldık. Allah dileyen herkese gitmeyi nasip eylesin. Amin

Umre hakkında tüm yazıları bu linkten okuyabilirsiniz. Yeni yazılar ve turlardan haberdar olmak için Salambooking.com a abone olabilirsiniz.

Gülsüm Elkhatroushi ile umre ve tüm turlarımızı bu linkten inceleyebilirsiniz.