Malezya’nın Zengin Mutfağı ve Kültürünü Keşfedin
Asya’da, hatta belki de dünyada hiçbir ülke Malezya kadar kültürel bir mozaik sunmaz. Malay, Çinli ve Hintli toplulukların oluşturduğu temel yapı, Yarımada’da yaşayan 18 yerli grup olan orang asli ile tamamlanır. Deniz ötesinde, Borneo’da ise Sarawak ve Sabah eyaletlerinde altmıştan fazla etnik topluluk bulunur.
Bu büyüleyici ve enerjik karışım, Malezya’nın zengin kültürel dokusunu şekillendirmiş, çok katmanlı mutfağını yaratmış ve benzersiz bir mimari sentezin oluşmasını sağlamıştır. Bir haftada ülkenin sunduğu her şeyi deneyimlemek mümkün olmasa da, bu detaylı gezi planı ile çoğu ziyaretçiden daha derin bir keşif gerçekleştirmek mümkündür.
İçindekiler

Penang Adası'nda Lezzet, Miras ve Sanat
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ve Güneydoğu Asya’daki ilk Britanya sömürge yerleşimi olan George Town, Malezya’nın çok kültürlü yapısının simgesidir. Ziyarete Jalan Masjid Kapitan Keling’de başlanabilir. Bu sokakta, siyah kubbeli Kapitan Keling Camii, sadece birkaç adım ötedeki Sri Mahamariamman Tapınağı’nın süslemeleriyle birlikte farklı inançları bir arada barındırır.
Bölgenin arka sokaklarında, tarihi Çin-Portekiz tarzı evler, çağdaş kafelerle iç içe geçmiş durumdadır. 2012 yılında gelişmeye başlayan sokak sanatı hareketiyle birlikte, bu mahalleler renkli duvar resimleriyle canlı bir kültür ortamına dönüşmüştür. Hin Bus Depot ve Jalan Gurdwara’daki COEX@Kilang Besi, yerel sanatçıların sergilerine ev sahipliği yapar. Kitap etkinlikleriyle öne çıkan Hikayat, Beach Street’te yer alır.
Penang, mutfak kültürüyle de ünlüdür. Nasi kandar, bölgeye özgü baharatlı pilav çeşitlerinden biridir. Ekşi aromasıyla dikkat çeken Penang Laksa ve karides suyuyla servis edilen Hokkien Mee, bu adaya özgü lezzetlerdendir. Diğer bölgelerdeki gibi koyu soya soslu değil, çorba içinde sunulur.
Öğleden sonra füniküler trenle 880 metre yüksekliğindeki Penang Tepesi’ne çıkılabilir. Buradan çevreyi izlemek oldukça keyiflidir. Dönüşte, Güneydoğu Asya’nın en büyük Budist ibadet alanlarından biri olan Kek Lok Si Tapınağı da ziyaret edilebilir. Günün sonunda, George Town’daki sokak pazarlarında yerel yemekler deneyimlenebilir veya geleneksel Malay-Çin mutfağını sunan bir restoranda akşam yemeği yenebilir.

Taiping ve Kuala Sepetang’da Tarih ve Doğa ile Buluşma
Penang’ın anakarasındaki Butterworth’tan trenle Taiping’e geçilebilir. 1875 ile 1937 yılları arasında Perak eyaletine başkentlik yapmış bu şehir, Maxwell Tepesi’nin eteklerinde konumlanmıştır. 2019 yılında dünyanın en sürdürülebilir üçüncü şehri seçilen Taiping’in huzurlu gölet bahçeleri, tarihi merkeze kısa bir yürüme mesafesindedir.
1928 yılında varlıklı bir Çinli tüccar tarafından inşa edilen Peace Hotel’in mutfağında karidesli ve fasulyeli Char Koay Teow öne çıkar. Yakınlardaki Larut Matang Hawker Center, şehirdeki en popüler yemek alanlarından biridir. Burada, 78 numaralı tezgahta balık köfteli erişte, 61 ve 72 numaralı tezgahlarda ise tavuklu pilav ve wan tan mee önerilir. Serinlemek isteyenler, Jalan Barrack’ta yer alan Bismillah veya Ansali’de hazırlanan geleneksel cendol tatlısını deneyebilir.
Taiping tren istasyonunun hemen ilerisinde, Çin Cumhuriyeti’nin ilk geçici başkanı olan Sun Yat-sen’in bir dönem yaşadığı evin yanında bulunan Antong Kahve Değirmeni yer alır.
Taiping’in yaklaşık 16 kilometre batısında bulunan Matang Mangrov Ormanı Parkı, zengin bir ekosistemi korumaktadır. Bu bölgeden Kuala Sepetang kasabasına gidilirken yolda yerel kömür fırınları gezilebilir. Nehirde yapılan tekne turlarında şanslı günlerde yunuslara rastlamak mümkündür. Gün, yerel deniz ürünlerinin yer aldığı geleneksel bir Malay yemeğiyle Restoran Nelayan PNK Matang’da tamamlanabilir.

Ipoh’ta Mimari, Sanat ve Lezzetle Tanışma
Penang’dan kısa bir tren yolculuğuyla ulaşılabilen Ipoh, 1917 yılında inşa edilmiş görkemli Mağribi tarzı tren istasyonuyla karşılar. İstasyonun hemen yanındaki geniş meydanın ötesinde, kolonyal ve Art Deco etkilerini birleştiren eski şehir bölgesi yer alır. Concubine Lane, hediyelik eşya dükkânları ve kafeleriyle oldukça hareketlidir. Hemen yakınındaki Market Lane ise şehrin en çok fotoğraflanan duvar resimlerine ev sahipliği yapar. Karşısındaki Kong Heng Meydanı ise restore edilmiş Arnavut kaldırımlı sokakları, butik oteli, kafesi ve günlük sanat pazarıyla dikkat çeker.
Ipoh mutfağı da oldukça meşhurdur. Şehirdeki ikonik beyaz kahve, 80 yılı aşkın süredir Sin Yoon Loong adlı kafede, palm yağıyla kavrulan çekirdeklerle demlenerek servis edilir. Bu kafede sunulan mantarlı veya körili chee cheong fun (ince pirinç eriştesi) ve hindistan cevizli tatlı çörekler, yerel halkın uzun kuyruklar oluşturmasına neden olur. Öğle yemeği için, 48 Jalan Yau Tet Shin adresindeki Restoran Ong Kee’de yer bulmak iyi bir tercihtir. Burada, şehre özgü filizli tavuk yemeği denenebilir.
Öğleden sonra Ipoh’un geçmişteki kalay madenciliği günlerini anlatan Han Chin Pet Soo müzesi ziyaret edilebilir. Burası, restore edilmiş geleneksel bir Hakka Çinli topluluk evidir. Ardından, şehrin çevresindeki Budist mağara tapınaklarından biri mutlaka görülmelidir. Özellikle 12 metre yüksekliğinde oturan Buda heykeline ve şehri kuşbakışı gören manzarasına sahip Perak Mağarası önerilir. Buradan, kalker dağları ve Kinta Nehri Vadisi’nin büyüleyici manzaraları izlenebilir.

Kuala Lumpur’da Geleneksel ve Modernin Buluşması
Malezya’nın geniş başkentinde verimli bir gün geçirmek için sabah erken saatlerde trenle Kuala Lumpur’a ulaşmak idealdir. Şehre vardıktan sonra, banliyö hattına geçilerek Batu Mağaraları’na gidilebilir. Renkli merdivenleriyle ünlü bu alan, ülkenin en önemli Hindu tapınaklarından birine ev sahipliği yapar. Tapınağın mağara içerisindeki bölümleri oldukça etkileyicidir. Dikkat edilmesi gereken nokta, çevredeki meraklı maymunlardır.
Şehre dönüş yolunda Kampung Baru durağında inerek, geleneksel Malay yaşam tarzının sürdüğü son mahallelerden biri ziyaret edilebilir. Buradan, yeni inşa edilen Saloma Köprüsü üzerinden yürüyerek Kuala Lumpur’un çağdaş yüzüne geçiş yapılabilir. Bu köprü, geleneksel ile modern arasında sembolik bir bağlantı kurar. Hemen karşısında, ikonik Petronas İkiz Kuleleri yükselir.
Öğleden sonra ve akşam saatleri, şehrin en eski ve canlı bölgelerinden biri olan Çin Mahallesi’nde geçirilebilir. Burası, 679 metre yüksekliğindeki Merdeka 118 gökdeleninin çevresinde konumlanmıştır. 2023 yılında açılan bu yapı, günümüzde dünyanın en yüksek ikinci binasıdır. Altında kalan sokaklar ise tarihî atmosferi korumayı başarmıştır. Petaling Street ve Jalan Sultan gibi caddelerde, geleneksel dükkanların arasında küçük kafeler ve mağazalar bulunur.
Kwai Chai Hong Sokağı, etkileyici duvar resimleri ve sakin mekânlarıyla öne çıkar. Birkaç adım ötede, topluluk inisiyatifiyle yeniden işlev kazandırılmış kültürel alanlar olan REXKL ve Zhongshan Binası yer alır. REXKL, bir dönem sinema olarak hizmet vermiştir. Günümüzde içinde çok katlı bir kitap evi ve çeşitli yeme içme alanları bulunur. Zhongshan Binası ise sanatçılar, müzisyenler, araştırmacılar ve tasarımcılar tarafından kullanılan yaratıcı bir merkezdir. Bu alanlar, Kuala Lumpur’un gelişen alternatif kültürünü yakından tanımak isteyenler için ideal noktalardır.

Kuching’de Sarawak Kültürünü ve Doğayı Keşfet
Borneo Adası’nda yer alan Sarawak’ın başkenti Kuching, kısa ve ekonomik uçuşlarla Kuala Lumpur’dan kolayca ulaşılabilir. Şehrin eski yerleşim bölgesi, Sarawak Nehri kıyısında konumlanmıştır. Nehir boyunca uzanan yürüyüş yolu, geçmişte “Beyaz Rajahlar” olarak bilinen İngiliz yönetiminin kullandığı mahkeme binasına kadar uzanır. Bu yapı günümüzde modern bir dinlenme alanına dönüştürülmüştür. Yolun karşısındaki Carpenter Street ise barları, kafeleri ve konukevleriyle hareketli bir atmosfere sahiptir. Bu bölgede servis edilen Sarawak Laksa, yarımadadaki benzerlerinden farklı olarak baharatlı ve aromatik bir tada sahiptir.
Yeni açılan Borneo Kültürleri Müzesi, bölgedeki etnik grupların tarihini ve kültürel zenginliğini detaylı şekilde sunar. Sergileri gezmek birkaç saati bulabilir. Ardından, dayak mutfağını tanımak için Jalan Ban Hock’taki Lepau restoranı tercih edilebilir. Dayak terimi, Sarawak’ın yerli halklarının genel adıdır ve yemek kültürleri oldukça çeşitlidir.
Ziyareti zenginleştirmek için sabah saatlerinde, şehir merkezine yaklaşık 20 kilometre mesafedeki Semenggoh Yaban Hayatı Merkezi’ne gidilebilir. Burada, yarı vahşi orangutanların doğal ortamlarında beslenmeleri izlenebilir. Bu merkez, nesli tehlike altındaki orangutanları yakından görmek için güvenli ve etkileyici bir fırsat sunar.
Eğer zamanlamaya uygunsa, öğleden sonra Kota Kinabalu aktarmalı olarak Sandakan’a uçuş yapılabilir. Bu geçiş, Sabah eyaletinin doğusundaki doğal yaşamı keşfetmek için kapı açar.

Sandakan’da Tarih, Doğa ve Lezzet
Sabah eyaletinin doğu kıyısında yer alan Sandakan, genellikle arka planda kalsa da derin bir geçmişe ve keşfedilmeye değer zenginliklere sahiptir. II. Dünya Savaşı sırasında büyük ölçüde tahrip edilen şehir, günümüzde hala eski yerleşimin izlerini taşır. Körfeze hâkim bir tepede yer alan Agnes Keith’in ahşap evi, savaş yıllarında burada yaşamış Amerikalı yazarın anılarını yansıtır. Bu yapı, Sandakan Şehir Müzesi’nin hemen yanında bulunur ve siyah beyaz arşiv fotoğraflarıyla dönemin atmosferini hissettirir.
Sandakan mutfağı, Çin, Endonezya ve Filipin etkilerini taşır. Şehrin Sim Sim bölgesindeki Pier 8’in arka kısmında yer alan H90 adlı restoran, deniz üzerine kurulmuş ahşap platformda taze deniz ürünleri sunar. Kaplan karidesli sarı erişte yemeği, bölgeye özgü lezzetlerden biridir.
Şehir merkezine dönüşte, Gold Crown fırınına uğrayarak taze ekmek ve unlu mamulleri denemek mümkündür. Ardından, Sandakan’ın ilk retro-kafesi olan San Da Gen’de yerel kahve çeşitleri ve “UFO tart” adlı özel tatlılar tadılabilir. Bu tatlı, fırınlanmış tereyağlı kurabiye üzerine yumurta kreması ve krem şanti eklenerek hazırlanır. Aynı binanın üst katında yer alan Ba Lin Rooftop Garden, mor tonlara bürünen gün batımı manzarası eşliğinde akşam yemeği için ideal bir noktadır.
Öneri: Sepilok ve Kinabatangan Nehri
Sandakan’a kadar gelmişken doğayla iç içe bir son durak planlanabilir. Şehir merkezine yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Sepilok, yarı özgür orangutanların ve güneş ayılarının koruma altında yaşadığı özel bir bölgedir. Sepilok Orangutan Rehabilitasyon Merkezi ve Borneo Güneş Ayısı Koruma Merkezi, doğaya saygılı gözlem imkânı sunar. Orman kenarındaki ekolojik konaklama tesislerinde kalmak, huzurlu bir kapanış için ideal bir seçenektir.
Zamanı daha geniş olanlar için, en az iki günlük bir programla Kinabatangan Nehri bölgesine geçilebilir. Sabah’ın en uzun nehri olan Kinabatangan, doğal yaşam açısından son derece zengindir. Buradaki nehir turlarında vahşi orangutanlar ve Borneo’ya özgü cüce filler gibi nadir türlerle karşılaşmak mümkündür. Yerel halkın evlerinde veya doğa dostu konaklama tesislerinde misafir olmak, unutulmaz bir deneyim sunar.
Bunları da beğenebilirsiniz:
– Malezya Seyahat Rehberi
– Malezya’da Ne Yenir ve İçilir?
– Kuala Lumpur’da Gezilecek Yerler
– Malezya Turları